Umut02 Ağustos 2008 Cumartesi
Şarkı söylemek kadar kutsal bir vazife yazmak. Ancak yazmak, şarkı söylemek kadar kolay değil.
Allah’ın bana hediye ettiği sesi insanlara sunmak bugüne kadar ki sorumluluğumuzdu. Bundan sonra yazmak da benim size karşı sorumluluğum olacak.
Bomba acısının izlerini taşıyan yüreğimizin en kuytu köşesindeki merhamet duyguları insanlığımızın hala muhafaza edildiğini ispat ediyor bize. Gücün bilekte değil yürekte olduğunu bilmeyenlerin hiçbir zaman merhameti olmayacak. Onlar günü geldiğinde merhamet de bulamayacaklar.
Sanatın tiz duygusu altında elde ettiğim duygular bana merhametli olmayı işaret ediyor. Eğer hala kan dökmekten zevk alan insandan bozma yaratıklar varsa hala sanattan nasibini almayanlar var demektir. Çünkü insan olmakta kendine has bir sanattır. Nitekim herkes nefesi yettiğince şarkı söyleyebilir ancak insan olamazlar.
İlkyazımda “rüya”mı anlatmıştım size. Kavgaların inzivaya çekildiği bir dünyanın rüyasını yazmıştım. Umut doluydum. Hala da öyleyim. Yüzlerce e-posta aldım siz okurlarımdan. Rüyamın hep bir rüyadan ibaret kalacağını, bu dünyanın ancak bir kâbustan müteşekkil olacağını yazdınız. Ama ben umut doluyum. Umudum, umutsuzların bir gün umutla dolacağından da umutlu.
Her konserde acıyla karışık insanların gözlerindeki huzur arayışını görmediğimi sanmayın. Huzura uzanan kirli eller an gelecek kâbus olmaktan çıkacak.
Umudunuzu yitirmeyin. Gününüzün aydın olması için iyi bir sanatçı olun. Ve insan olma sanatınızı ziyadesiyle icra edin. Umut sadece fakirin ekmek kapısı değildir. Umut, umuda hasretlerin çıkış yoludur.
Umut dolu günler dilerim.