"Sürüden ayrıyım!"
'Ihlamurlar Altında' dizisinin şarkısıyla yıldızı parlayan İntizar, uzun süren suskunluğunu bozdu: Şarkıların sürü psikolojisiyle yazılmasına sinirim bozuluyor. 'Bu sürüyü, bu çoban yönetir. Öteki türlü seni kurt kapar' diyorlar. Ben sürüden kurtuldum, beni ancak sevenlerim kapar İki ay önce söz ve müzikleri kendisine ait olan 'Ömrüm Senindir' adlı bir albüm çıkaran ancak basında pek fazla yer almayan İntizar, bu durumun kendi tercihi olduğunu söyledi. 2005 yılında 'Ihlamurlar Altında' dizisine, dizi ile aynı adı taşıyan şarkıyı yaptıktan sonra fanatik hayran sayısı çoğalan İntizar, kendi deyimiyle 'asosyal' olma sebebini ve hayallerini anlattı...
ASOSYAL YAŞIYORUM!
Çok geniş bir hayran kitlesine sahipsiniz ancak buna rağmen göz önünde bir yaşam sürmüyorsunuz. Bu sizin tercihiniz mi?
Asosyal yaşıyorum. Bir anlamda Robin Hood gibiyim. Çevrem çok kalabalık aslında ama hayatta her şey tercihlerle başlar. Cinsiyetten, yaşam tarzınıza, evinizden arabanıza kadar... Benim tercihim tek başıma, bir sırt çantası ile bütün dünyayı gezmek.
Madem bu bir tercih meselesi, neden asosyal yaşamı tercih ediyorsunuz?
Seromonilerden hoşlanmam. Bizim mesleğimizde şekilcilik var. Ben şekilciliğe zaman harcamak istemiyorum. Sırf bir yere gideceğim diye bir saat ayna karşısında süslenmek bana zor geliyor. Bu hazırlık evresi olmasa, her yere giderim, ortada da görünmüş olurum. İnsanın doğasında bu kadar yapmacıklık, sahtekarlık olacağını sanmıyorum. Süslenmek, hazırlanmak bir göz boyama şekli. Evet, insanlar güzelleşmeli, göze ve gönüle hitap etmeli ama bu kadarı sanki bir şeylere hizmet etmek için. Bu hizmetten hoşlanmıyorum. Birçok yere bu yüzden gitmediğim olmuştur. Benim hayatım daha Avrupai. Türkiye'deki sanatçıların yapılarına tersim.
LAUBALİLİĞİ SEVMEM!
Zor bir insan mısınız?
Hem çok zor hem çok kolay. Konuya bağlı. Laubaliliğe tahammülüm yok. Hakkı olan herkes, hakkının olduğu yerde olsun da, olmayan benim canımı çok sıkar. Hayatın her kesiminde haksızlık karşısında çığrından çıkabilirim. Bunun haricinde bana sevgi ile yaklaşan herkese neyim varsa veririm. Ama yeter ki onun bana baktığının ötesini görebileyim.
'Buyum olsun', 'şunu da alayım' halinde değilsiniz yani?
Birçok şeyim var ama hiçbir zaman 'benim' demem. O da olsun, bu da olsun demem. Bana ait olan şeylerle de ilgilenmiyorum. Onların hepsi benim adıma ama bana ait değil.
Sanat camiası size göre nasıl bir yer?
Bilmiyorum. Bazen bir restorana gidiyorum. Çok ünlü bir sanatçı, beni görmezlikten geliyor. Çok ayıp, hoşuma gitmiyor bu durum. Bana selam vermeyene ben hiç vermem.
Sanat camiasından dostlarınız var mı?
Tabii ki konuştuğum sanatçı arkadaşlarım var. Dostluklarımı, arkadaşlıklarımı nerede bıraktıysam oradan başlarım. Bunun için her hafta onlarla görüşmem gerekmiyor. En sevdiğim dostlarım en az görüştüklerim, tüketmeden...
Kimleri dinlersiniz?
Şebnem Ferah, Mustafa Ceceli, Sabahat Akkiraz, Leman Sam, Nuray Hafiftaş, Ajda Pekkan ve Sibel Can'ı dinlerim. Orhan Gencebay ve Yılmaz Erdoğan'ı da çok severim.
BEN BÜYÜK DELİYİM!
Sıradışı yaşayan meslektaşlarınız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Uyuşturucu, gece hayatı, sapkınlıklar herkesin kendi tercihi... Mesela; Tarkan'ın uyuşturucu kullanması kendi sorunudur. Tasvip etmiyorum tabii ki. Özel hayatında tercihleri kendini ilgilendirir. Tarkan yürekli bir çocuk, "Evet, kullanıyorum. Bu benim hayatım" der. Onun yürekliliğine inanıyorum. Ama değerlere de kıymet vermek lazım. Türkiye'de uyuşturucu içtiğinde reklam oluyor. Oysa ki, Avrupa'da öyle bir şey yok! Kate Moss örneği... Kokain kullanırken yakalandı, meslek hayatı bitmek üzere.... Sıradışılık herkese benzemeyendir. Ben mesela, öyle bakarsanız, en büyük deliyim. Sanırım üretken insanlarda asosyal durum söz konusu. Ama bu Yaradan'ın takdir ettiği bir şey. Biz 10 kardeşiz. Annem ve babam her zaman "10 çocuğumuz var. Ama İntizar daha bir farklı" dermiş. Mesela; herkes siyah ayakkabı giyerken, ben mor ayakkabı giyermişim. Yaratıcılık yeteneği olan herkesin ezelden beri farklı duruşu, farklı bir tavrı vardır. Bunlar da toplumu renklendirir, hayatı daha yaşanır hale getirir.
AYAKLARIM YERE BASIYOR AMA AKLIM YERDE DEĞİL Kİ!
Üretken bir sanatçı olarak, sizi neler etkiler?
Ayaklarım tamamen yere basar ama aklım yerde değil. Bazen şarkı yazmak istediğim halde yazmıyorum. Kızdığım çok şey var. İçimden o kadar sanatsal ve edebi şeyler geçiyor ki... Onları yırtıp atmak, bir kenara sürüklemek ruhumu incitiyor. Bir sürüye katılmak işime gelmiyor. Şarkıların sürü psikolojisiyle yazılmasına sinirim bozuluyor. Yani "Bu sürüyü bu çoban yönetir. Öteki türlü kurt kapar seni" diyorlar. Ben kendimi sürüden kurtarmışım, kurt mu çakal mı kapar? Beni ancak sevenlerim kapar. O sürüye katılmadan o kenara koyduğum sanatsal şarkıları söylemek istiyorum. Her kesimden hayran kitlem var. Beni benden daha çok seven, algılayan, kıymet veren hayranlarım var.
GEZGİN BİR RUHUM VAR!
Böyle hayran kitlesine sahip olmak, alkışlanmak nasıl bir duygu?
Ben İntizar olarak sokakta gezersem tabii ki rahatsız olurum. Ben, beni unutup sokağa çıkıyorum. Mesleğimi unutup, doğal yaşıyorum. Öteki türlü bir sürü saçma sapan şeyler yapmam lazım. Kendimi çok sorgulayan biriyim. Ben bu eder miyim? "Hayır, etmem" dediğim noktada daha çok şarkı yazmaya başlıyorum. "Evet, ben buyum" demek tehlikeli bir nokta. Ama birçok konserim beni çok şaşırtmıştır. Özellikle Arap ülkelerinde verdiğim konserlerde gerçekten çok şaşırıyorum. Sanırım birçok popüler sanatçıdan, çok daha devasa konserler vermişimdir. Bunu da basını yanıma almadığım için kimsenin haberi olmamıştır. Sitem değil ama bilmelerini de isterim.
Hayalleriniz var mı?
Hayal ettiğim, ağladığım-güldüğüm sürece varım. Dünyanın sınırları kalkmış artık. Cebimde çok az bir para ile Alaska'dan Ekvator'a kadar gezmek isterim. Tam bir gezgin ruha sahibim. Evliya Çelebi gibi keşif yapmayı çok seviyorum. Müzikal anlamda da, tarzımın dışında çok önemsediğim Türk ve yabancı solistlerle düet yapma projem var. Kompleksleri aşarsak neden olmasın... Başkalarına verdiğim şarkıları biraraya getirip albüm yapmak isterim. Halk müziği albümünü caz orkestrası ile yapmak, etnik dillerde şarkılar söylemek de güzel olurdu ama umarım şimdi bu fikirlerimi kimse çalmaz.
'Ihlamurlar Altında' dizisinin şarkısıyla yıldızı parlayan İntizar, uzun süren suskunluğunu bozdu: Şarkıların sürü psikolojisiyle yazılmasına sinirim bozuluyor. 'Bu sürüyü, bu çoban yönetir. Öteki türlü seni kurt kapar' diyorlar. Ben sürüden kurtuldum, beni ancak sevenlerim kapar İki ay önce söz ve müzikleri kendisine ait olan 'Ömrüm Senindir' adlı bir albüm çıkaran ancak basında pek fazla yer almayan İntizar, bu durumun kendi tercihi olduğunu söyledi. 2005 yılında 'Ihlamurlar Altında' dizisine, dizi ile aynı adı taşıyan şarkıyı yaptıktan sonra fanatik hayran sayısı çoğalan İntizar, kendi deyimiyle 'asosyal' olma sebebini ve hayallerini anlattı...
ASOSYAL YAŞIYORUM!
Çok geniş bir hayran kitlesine sahipsiniz ancak buna rağmen göz önünde bir yaşam sürmüyorsunuz. Bu sizin tercihiniz mi?
Asosyal yaşıyorum. Bir anlamda Robin Hood gibiyim. Çevrem çok kalabalık aslında ama hayatta her şey tercihlerle başlar. Cinsiyetten, yaşam tarzınıza, evinizden arabanıza kadar... Benim tercihim tek başıma, bir sırt çantası ile bütün dünyayı gezmek.
Madem bu bir tercih meselesi, neden asosyal yaşamı tercih ediyorsunuz?
Seromonilerden hoşlanmam. Bizim mesleğimizde şekilcilik var. Ben şekilciliğe zaman harcamak istemiyorum. Sırf bir yere gideceğim diye bir saat ayna karşısında süslenmek bana zor geliyor. Bu hazırlık evresi olmasa, her yere giderim, ortada da görünmüş olurum. İnsanın doğasında bu kadar yapmacıklık, sahtekarlık olacağını sanmıyorum. Süslenmek, hazırlanmak bir göz boyama şekli. Evet, insanlar güzelleşmeli, göze ve gönüle hitap etmeli ama bu kadarı sanki bir şeylere hizmet etmek için. Bu hizmetten hoşlanmıyorum. Birçok yere bu yüzden gitmediğim olmuştur. Benim hayatım daha Avrupai. Türkiye'deki sanatçıların yapılarına tersim.
LAUBALİLİĞİ SEVMEM!
Zor bir insan mısınız?
Hem çok zor hem çok kolay. Konuya bağlı. Laubaliliğe tahammülüm yok. Hakkı olan herkes, hakkının olduğu yerde olsun da, olmayan benim canımı çok sıkar. Hayatın her kesiminde haksızlık karşısında çığrından çıkabilirim. Bunun haricinde bana sevgi ile yaklaşan herkese neyim varsa veririm. Ama yeter ki onun bana baktığının ötesini görebileyim.
'Buyum olsun', 'şunu da alayım' halinde değilsiniz yani?
Birçok şeyim var ama hiçbir zaman 'benim' demem. O da olsun, bu da olsun demem. Bana ait olan şeylerle de ilgilenmiyorum. Onların hepsi benim adıma ama bana ait değil.
Sanat camiası size göre nasıl bir yer?
Bilmiyorum. Bazen bir restorana gidiyorum. Çok ünlü bir sanatçı, beni görmezlikten geliyor. Çok ayıp, hoşuma gitmiyor bu durum. Bana selam vermeyene ben hiç vermem.
Sanat camiasından dostlarınız var mı?
Tabii ki konuştuğum sanatçı arkadaşlarım var. Dostluklarımı, arkadaşlıklarımı nerede bıraktıysam oradan başlarım. Bunun için her hafta onlarla görüşmem gerekmiyor. En sevdiğim dostlarım en az görüştüklerim, tüketmeden...
Kimleri dinlersiniz?
Şebnem Ferah, Mustafa Ceceli, Sabahat Akkiraz, Leman Sam, Nuray Hafiftaş, Ajda Pekkan ve Sibel Can'ı dinlerim. Orhan Gencebay ve Yılmaz Erdoğan'ı da çok severim.
BEN BÜYÜK DELİYİM!
Sıradışı yaşayan meslektaşlarınız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Uyuşturucu, gece hayatı, sapkınlıklar herkesin kendi tercihi... Mesela; Tarkan'ın uyuşturucu kullanması kendi sorunudur. Tasvip etmiyorum tabii ki. Özel hayatında tercihleri kendini ilgilendirir. Tarkan yürekli bir çocuk, "Evet, kullanıyorum. Bu benim hayatım" der. Onun yürekliliğine inanıyorum. Ama değerlere de kıymet vermek lazım. Türkiye'de uyuşturucu içtiğinde reklam oluyor. Oysa ki, Avrupa'da öyle bir şey yok! Kate Moss örneği... Kokain kullanırken yakalandı, meslek hayatı bitmek üzere.... Sıradışılık herkese benzemeyendir. Ben mesela, öyle bakarsanız, en büyük deliyim. Sanırım üretken insanlarda asosyal durum söz konusu. Ama bu Yaradan'ın takdir ettiği bir şey. Biz 10 kardeşiz. Annem ve babam her zaman "10 çocuğumuz var. Ama İntizar daha bir farklı" dermiş. Mesela; herkes siyah ayakkabı giyerken, ben mor ayakkabı giyermişim. Yaratıcılık yeteneği olan herkesin ezelden beri farklı duruşu, farklı bir tavrı vardır. Bunlar da toplumu renklendirir, hayatı daha yaşanır hale getirir.
AYAKLARIM YERE BASIYOR AMA AKLIM YERDE DEĞİL Kİ!
Üretken bir sanatçı olarak, sizi neler etkiler?
Ayaklarım tamamen yere basar ama aklım yerde değil. Bazen şarkı yazmak istediğim halde yazmıyorum. Kızdığım çok şey var. İçimden o kadar sanatsal ve edebi şeyler geçiyor ki... Onları yırtıp atmak, bir kenara sürüklemek ruhumu incitiyor. Bir sürüye katılmak işime gelmiyor. Şarkıların sürü psikolojisiyle yazılmasına sinirim bozuluyor. Yani "Bu sürüyü bu çoban yönetir. Öteki türlü kurt kapar seni" diyorlar. Ben kendimi sürüden kurtarmışım, kurt mu çakal mı kapar? Beni ancak sevenlerim kapar. O sürüye katılmadan o kenara koyduğum sanatsal şarkıları söylemek istiyorum. Her kesimden hayran kitlem var. Beni benden daha çok seven, algılayan, kıymet veren hayranlarım var.
GEZGİN BİR RUHUM VAR!
Böyle hayran kitlesine sahip olmak, alkışlanmak nasıl bir duygu?
Ben İntizar olarak sokakta gezersem tabii ki rahatsız olurum. Ben, beni unutup sokağa çıkıyorum. Mesleğimi unutup, doğal yaşıyorum. Öteki türlü bir sürü saçma sapan şeyler yapmam lazım. Kendimi çok sorgulayan biriyim. Ben bu eder miyim? "Hayır, etmem" dediğim noktada daha çok şarkı yazmaya başlıyorum. "Evet, ben buyum" demek tehlikeli bir nokta. Ama birçok konserim beni çok şaşırtmıştır. Özellikle Arap ülkelerinde verdiğim konserlerde gerçekten çok şaşırıyorum. Sanırım birçok popüler sanatçıdan, çok daha devasa konserler vermişimdir. Bunu da basını yanıma almadığım için kimsenin haberi olmamıştır. Sitem değil ama bilmelerini de isterim.
Hayalleriniz var mı?
Hayal ettiğim, ağladığım-güldüğüm sürece varım. Dünyanın sınırları kalkmış artık. Cebimde çok az bir para ile Alaska'dan Ekvator'a kadar gezmek isterim. Tam bir gezgin ruha sahibim. Evliya Çelebi gibi keşif yapmayı çok seviyorum. Müzikal anlamda da, tarzımın dışında çok önemsediğim Türk ve yabancı solistlerle düet yapma projem var. Kompleksleri aşarsak neden olmasın... Başkalarına verdiğim şarkıları biraraya getirip albüm yapmak isterim. Halk müziği albümünü caz orkestrası ile yapmak, etnik dillerde şarkılar söylemek de güzel olurdu ama umarım şimdi bu fikirlerimi kimse çalmaz.